Cicero iki bin yıl önce, “açıklamanızı kısa kesin, gereksiz her kelime zihnin kenarından dökülür” diye yazdığında henüz sosyal medya yoktu.
Oysa günümüzde her gün o kadar çok içerikle karşılaşıyoruz ki duru dil eskisinden de önemli hale geliyor.
Yine de basit yazmayı tercih etmiyoruz.
Whatsapp mesajı, Instagram yorumu, blog yazısı fark etmiyor; basit şekilde aktaracabileceğimiz bir durumu, gereksiz kelimelere boğarak, cümleleri edilgen hale getirerek ve devrikleştirerek anlaşılmasını zorlaştırıyoruz.
Niye?
Düşüncelerimiz net değil ve basitliği zayıflık olarak görüyoruz.
“Net cümle kazara oluşmaz,” diyor Zinsser, “net düşünme, net yazı yazmaya dönüşür.”
Düşüncelerimiz bulanık olduğunda cümlelerimiz de uzar, karmaşıklaşır ve bulanıklaşır.
George Orwell ise cümlenin uzamasıyla samimiyetsizlik arasında bağ kuruyor:
“Duru dilin en büyük düşmanı samimiyetsizliktir. Birinin hissettiği ve beyan ettiği amaçlar arasında fark olduğunda, kişi içgüdüsel olarak uzun kelimelere ve bitkin deyimlere başvurur.”
Cümlelerinizi insanlara sunmadan önce olabildiğince basitleştirin.
Gereksiz sıfatlardan ve zarflardan kurtulun.
Cümleden atabildiğiniz her sözcüğü atın.
Ünlü yazım kılavuzu The Elements of Style’da yazdığı gibi:
“Nasıl ki bir makine fazladan parçaya, bir resim fazladan çizgiye ihtiyaç duymuyorsa, bir metin de fazladan sözcüğe ihtiyaç duymaz.”
İyi yazmanın sırrı her cümleyi en basit öğelerine ayırmaktır.
Kommentare