Sosyal medya pazarlamasının duayeni Seth Godin’e soruyorlar:
“Nasıl oluyor da bu kadar kitap yazacak vakti bulabiliyorsun?”
Yanıtı basit oluyor: “Televizyon izlemiyorum ve toplantılara katılmıyorum.”
Elon Musk ise Tesla’daki toplantı kültürünü şöyle açıklıyor:
“Toplantıdan gitmek kabalık sayılmaz. İnsanları zorla tutup zamanlarını harcatmak kabalıktır.”
Pandemi sonrasının dünyasında insanların en çok şikayet ettiği konunun başında vakitlerini boşa harcama hissi geliyor.
Yüzlerce seçeneğimizin olması bizi daha sıkılgan gale getiriyor.
Hatta o kadar sıkılganlaştık ki Netflix “introyu atla” düğmesini tanıttığında, bunu bulana Nobel Ödülü verilmesi gündeme geldi.
(Introyu atlayarak vakit kazananlar, bu vakitlerini daha çok Netflix izleyerek değerlendirdiler.)
İçerik hazırlarken insanların vakitlerinin ne kadar değerli olduğunu aklımızda tutmamız gerekiyor.
Eğer takipçilerimizin zamanlarına saygı gösterirsek, onlar da bize saygı gösterirler.
Bugün, en başarılı içerik üreticilerinin, kısa sürede çok bilgi veren hesaplar olması tesadüf değil.
İnsanlar iyi içeriği tükettiğinde, vakitlerini doğru şekilde harcadıklarına inanıyorlar.
Bu nedenle içerik hazırlarken metni gereksiz bilgilerden, sözcüklerden hatta cümlelerden arındırdığımıza emin olmamız gerekiyor.
Einstein’ın tavsiyesini sadece toplantı delisi müdürler değil, içerik üreticileri de hatırlamalı: “Her şeyi mümkün olabildiğince basit anlatın ama daha basit değil.”